Türkiye bir deprem bölgesidir. Ülkemizde çok sayıda küçük veya büyük depremler sık sık meydana gelmektedir.

Erkekler futbolda 1959'dan günümüze devam eden Süper Lig tarihinde en fazla küme düşen takım hangisidir? Erkekler futbolda 1959'dan günümüze devam eden Süper Lig tarihinde en fazla küme düşen takım hangisidir?
Türkiye bir deprem bölgesidir. Ülkemizde çok sayıda küçük veya büyük depremler sık sık meydana gelmektedir. Ülkemizde en son yaşanan büyük deprem ise İzmir depremidir. 30 Ekim 2020'de İzmir'de meydana gelen deprem ile çok sayıda vatandaşımız yararlanırken 112 kişi de vefat etti. Yaşanan İzmir depreminden önce de yakın zamanda Elazığ'da büyük bir deprem gerçekleşmişti. Elazığ'da gerçekleşen deprem ise 24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelmiştir. Elazığ depremi 6.5 şiddetinde olmuş ve 22 saniye sürmüştür. 2020 senesinde ülkemizde yaşanan bu iki büyük deprem hepimizi büyük bir üzüntüye boğarken aynı zamanda deprem ile ilgili endişelerimiz de arttı. Yakın zamanda bir daha büyük deprem olacak mı, büyük İstanbul depremi ne zaman olacak, Marmara depremi ne zaman olacak gibi pek çok endişe uyandıran soruyu doğurdu. Uzmanlar ülkemizde gerçekleşene ve gerçekleşmesi mümkün olan depremlerle ilgili açıklamalar yapmaya devam ediyor.Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde görevli Doç. Dr. Bülent Özmen, ülkemizde yaşanan ve yaşanması beklenen depremler ile ilgili bazı açıklamalar yaptı.



Doç. Dr. Bülent Özmen'in deprem ile ilgili yaptığı açıklamalara baktığımızda, Türkiye'nin bir deprem bölgesi olduğunu ve sık sık küçük ya da büyük depremin gerçekleşmesinin mümkün olduğunu görüyoruz. Yaşanacak olan depremleri önlememiz her ne kadar mümkün olmasa da, depremin oluşturacağı etkiyi azaltmanın mümkün olduğunu biliyoruz. Fay hattı üzerinde olan, deprem riski yüksek olan bölgelere yerleşim alanı kurmamamız gerekiyor. Bunun yanında yapılan evlerin, binaların da depreme dayanıklı malzemeler ve yöntemlerle sağlam yapılması gerekiyor.

Doç. Dr. Bülent Özmen deprem ile ilgili şu açıklamaları yaptı: ''Türkiye’deki deprem gerçeğini hepimiz kabul ediyoruz. Türkiye’de hem denizel hem de karasal ortamdaki faylara baktığımız anda bine yakın deprem üretme potansiyeli olan fay var. Bunların hepsi zamanı geldiği anda büyük ve yıkıcı bir deprem olarak kendisini bize gösteriyor. Dolayısıyla bu kadar çok sayıda fayın olduğu bir bölgede deprem olmaması mümkün değil. Depremle ilgili yapılan istatistiki çalışmalara baktığımızda her 6 yılda bir 7 ve 7’nin üzerinde deprem olduğu gerçeğini biliyoruz. Her yılda 6 ve 6.9 arasında 2 tane de depremin olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Özmen'in bu açıklamaları ile ülkemizdeki deprem riskinin ne kadar yüksek olduğunu da görmemiz mümkün.



Ülkemizde çok sık deprem üreten fay hatları var. Özellikle çok sık deprem üreten ve üretme potansiyeli olan fay hatlarından uzak durmamız gerektiğini de belirtti. Doç. Dr. Özmen tehlikeli olan Doğu Anadolu Fay hatları ile ilgili şu sözleri kullandı: "Doğu Anadolu Fayı gibi Antakya’dan başlayıp Bingöl Karlıova’ya kadar gelen fayımız var. Özellikle de Kuzey Anadolu Fayı’nın en doğu ucu ile en batı ucu arasındaki yer sismik boşluk olarak ifade ediliyor ve ondan dolayı da deprem olasılığı en yüksek olan bölgelerden birisi. Türkiye’nin en aktif deprem üreten bölgelerinde birisi de Ege Bölgesi" dedi.

Ülkemizde deprem gerçeğini kabullenmemiz gerektiğini uzmanlar vurguluyor. Yaşanacak olan depremleri engelleyemeyeceğimiz bir gerçek. Ancak yaşanacak olan depremler öncesinde hazırlıklı olmak ve depreme dayanıklı binalar yapmak ya da fay hattında bina yapmamak da bizim tercihimiz. Deprem olmadan, can kaybı yaşanmadan bu konularda önlem almamız da oldukça önemli.



Doç. Dr. Bülent Özmen, Türkiye'de özellikle Anadolu'da bulunan fay hatlarının tehlikeli olduğunu ve Anadolu'da büyük bir deprem yaşanma ihtimalinin çok yüksek olduğunu belirtti. Doç. Dr. Özmen: "Anadolu’da çok fazla sayıda diri fay olduğu için deprem kesinlikle olacak. Bunun yerini, zamanını net olarak söylememiz mümkün değil. Anadolu’nun ilk zamanlarından beri bu bölgelerde hep deprem olmuş. İlerleyen yıllarda da mutlaka belirli yerlerde bu depremler olacak. Yani deprem bizim gerçeğimiz. Bir kere bunu kesinlikle kabul edip biz artık 'deprem ne zaman olacak, nerede olacak’ söyleminden çıkarak artık eyleme geçmemiz lazım. Yani deprem riskinin azaltılması çalışmaları son derece önemli; deprem olmadan önce neler yapılması gerekiyorsa bunları bir ortak akıl çerçevesinde birey, yerel yönetim ve merkezi yönetim el ele vererek ülkemizi diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kısa sürede depreme hazırlıklı bir ülke haline getirebiliriz" diyerek deprem olma ihtimali yüksek olan bölgelerde neler yapmalıyız, depreme karşı nasıl önlemler almamız gerektiği ile ilgili açıklamalarda ve önerilerde bulundu.

Ülkemizde her yıl olan depremlerin yanında yıllardır olan depremler incelendiğinde her 6 yılda bir Türkiye'de büyük bir deprem olma ihtimalinin var olduğunu görebiliyoruz. Yaşanacak olan her büyük depreminde oldukça büyük ve yıkıcı bir etkisi olduğu da su götürmez bir gerçek. Doç. Dr. Bülent Özmen her 6 senede bir yaşanan depremleri göz önüne alarak, şu sözleri de ekledi: "120 yıllık kayıtlara baktığımızda ki bunu Afet ve Acil Yönetim Başkanlığı da açıkladı; her 6 yılda bir 7’nin üzerinde deprem olduğu söyleniyor bize. Son 50 yıllık verilere baktığımızda Gediz depreminde Van depremine kadar 5 büyük deprem meydana gelmiş. Halbuki bu istatistiklere baktığımızda sayının 8-9’u bulması gerekiyor. Bu verilere bakarak büyük bir deprem olma olasılığının da her geçen yıl yükseldiğini söyleyebiliriz. 7'nin üzerinde en son 2011 yılında oldu. Dolayısıyla da üzerinden 9 yıl geçti. Ondan dolayı 7 ve 7 üzerinde deprem olma olasılığı şu an ortada duruyor. Maalesef bu gerilimlere bağlı olarak Türkiye’nin bir yerlerinde bu deprem olacak" sözlerini kullandı.



Depremlerin nasıl ki bizim kontrolümüz dışında geliştiğini biliyorsak, deprem olmadan önce de deprem ile ilgili önlemleri almanın hayatımızı nasıl kurtaracağını biliyoruz. Depremler gerçekleşmeden önce önlem alırsak, depremin etkisini en aza indirmemiz mümkün olabilir.

Yaşanacak ve yaşanması planlanan depremler ile ilgili önlem almamızın önemini vurgulayan Doç. Dr. Bülent Özmen, depremden önce önlem alma ile de açıklama yaptı. Doç. Dr. Özmen: "Yani vatandaşlar olarak üzerimize düşen görevi yapmamız lazım. Yerel yönetimler ve merkezi yönetimlerin de üzerine düşen görevleri yapması lazım. Biz her şeyi merkezi ya da yerel yönetimlerden beklersek bu iş içinden çıkamayız. Vatandaş bir kere öncelikle bulunduğu yerin deprem veya diğer afetler açısından tehlikesi nedir onun tespitini yapması lazım; ilgili yerlerden öğrenmesi lazım. Daha sonra binasının deprem açısından riskli olup olmadığı yönünde bilgisini öğrenmesi gerekiyor. Bundan sonra da evde Aile Deprem Planı’nın yapılması lazım. Bunun deprem olmadan önce yapılması lazım. Tehlike avı yaparak evimizde riskli olan yerler nereler, yıkılarak, devrilerek bize zarar verme ihtimali olan eşyalar var mı gibi durumların bakılması lazım. Deprem sırasında ne yapılmalı, evde güvenli yerler nereler; bunların bir plan kapsamında da belirlenmesi lazım" diyerek deprem ile ilgili önlemleri de belirtmiş oldu.