Yayınlandığı döneme damga vuran İstanbullu Gelin'in şimdilerde reyting rekorları kıran Kırmızı Oda dizisiyle ilginç bir bağlantısı olduğu öğrenildi. Dr.

Yalı Çapkını 46. bölümde neler olacak? Seyran, Ferit’i Suçüstü Yakalıyor! Yalı Çapkını 46. bölümde neler olacak? Seyran, Ferit’i Suçüstü Yakalıyor!

Yayınlandığı döneme damga vuran İstanbullu Gelin'in şimdilerde reyting rekorları kıran Kırmızı Oda dizisiyle ilginç bir bağlantısı olduğu öğrenildi. Dr. ülseren Budaycıoğlu'nun kitaplarından  uyarlanan dizilerden Kırmızı Oda'daki Alya karakterinin İstanbullu Gelin'de Süreyya'nın kızını oynayan Yaz olduğu ortaya çıktı.



Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun 'Hayata Dön' kitabından uyarlanan dizide başrolü oynayan Süreyya karakteri kitapta şizofrendi ve kızı Yaz'a psikolojik ve fiziksel şiddet uyguluyordu. Ancak İstanbullu Gelin'de Süreyya daha farklı lanse edildi. Hatta dizinin senaristi, şizofreni olması gereken Süreyya'nın bazı özellikler dizideki İpek karakterineentegre ettiğini açıklamıştı. Kırmızı Oda dizisinde Alya karakterinin hikayesini anlatmaya başlamasıyla kimsenin bilmediği gerçekler gün yüzüne çıktı.





Gerçek bir hayat hikayesinin anlatıldığı İstanbullu Gelin'in son sezonunda ortaya çıkan Süreyya'nın kızı Yaz, hukuk fakültesinde okuyan ve annesiyle sorunları olan biri olarak ekrana geldi. Hatta psikolağa giden Yaz, annesinin babaannesini öldürdüğünü söylemişti. İstanbullu Gelin'in final yapmasıyla bu hikaye kısa sürede unutulmuştu.



Ancak şimdilerde TV8 ekranlarında yayınlanan Kırmızı Oda dizisinde Alya'nın öyküsünün ekranlara gelmesiyle gerçek gün yüzüne çıktı. Büyük bir konak, zengin bir aile, eziyet gören bir çocuk, şizofren bir anne… Hikaye babaannenin ölümü, annenin kendisini asması, alkolik babanın da kızına şiddet uygulamasıyla devam ediyor.





Kırmızı Oda dizisindeki Alya'nın kitaptaki asıl adı Ala... Yani İstanbullu Gelin'deki Yaz. Süreyya ve Faruk'un kızı, Esma'nın torunu... İstanbullu Gelin'in gerçek hikayesi, Kırmızı Oda'daki Alya'nın hikayesiyle ortak. Yazarın iki kitabını da okuyan sosyal medya kullanıcıları bu durumu kısa sürede ortaya çıkardı.





Kitaptaki esas hikaye ise şöyle; 



Gülseren Budayıcıoğlu'nun kliniğine Ala adında pis, pasaklı bir kız geliyor. Kimseye güvenmediği için konuşmayan bu kızı doktor hanım bir şekilde konuşturuyor. Annesinden hiç sevgi görmeyen Ala, evdeki herkes tarafından itip kakılmış. Kimse ne sevmiş, ne konuşmuş. Çocukluğu hep bir yerde sinerek geçmiş. Babası hapisten çıkınca o da ilgilenmemiş. Zaten sarhoşmuş sürekli. Kız da annesini ayrı biri gibi değil kendisi ile birlikte tek kişi olarak düşünüp ona yaptıklarından dolayı acı çekmemeyi seçmiş. Hem annesini hem de kendini hep suçlamış. 



Bir gün annesi kendisini sandalyeye bağlayıp, banyoda intihar ettiği için yıkanmıyor. Bu arada sürekli ders çalışıp hukuk fakültesini derece ile bitiriyor ama ruhsal ve dış görünüş olarak bitik durumda... Tanımadığı insanlara kendini dövdürüyor, birçok psikoloğa gitse de kimse onu tedavi etmek istemiyor. Ancak en sonunda Ala, Gülseren Hanım'a geliyor ve onun Madalyon Klinik'teki terapilerine katılıyor.