Nefes almanın yanlışı mı olur? Evet olur. Yanlış aldığınız nefesin yani ağızdan aldığınız nefesin nelere yol açtığını öğrenince çok şaşıracaksınız! Hayır nefes egzersizleri yada meditasyonlardan bahsetmiyoruz.

Nefes almanın yanlışı mı olur? Evet olur. Yanlış aldığınız nefesin yani ağızdan aldığınız nefesin nelere yol açtığını öğrenince çok şaşıracaksınız!

Hayır nefes egzersizleri yada meditasyonlardan bahsetmiyoruz. Şu an aldığınız nefesten bahsediyoruz. Ağzınızdan aldığınız nefes. Günlük hayatta aldığınız nefes sadece sağlığınızdan psikolojik durumunuza değil fiziksel gelişiminize kadar etkili.

İşte doğru nefes almadığınızda yaşanan 5 şaşıracağınız gerçek ve doğru nefes alma teknikleri;

Ağızdan Nefes Almak Çirkinleştirir




Ağızlarımız yeterince genişlemediğinde burun boşluğumuzun gelişimini engeller, küçültür ve hava akışını engeller. Bu da ağzımızdan nefes almamıza neden olur.

Bu zorlanmış ağız solunumu da, zayıf bir çene ve çene ile birlikte gevşek, sarkık bir yüze neden olur.

Çok fazla çiğneme gerektiren sert yiyeceklerle geçinen atalarımız için ağızdan nefes almak hiçbir zaman sorun olmadı. Çeneleri ve ağızları güzel ve genişleyerek bizimkinin iki katı büyüklükte büyük sinüslere neden oldu.

Peki bunu nasıl düzeltebilirsiniz? Bazı basit egzersizler var. Kendinizi burnunuzdan nefes almaya zorlamak ve sert yiyecekler (sakız çiğnemek dahil) çiğnemek.

Daha iyi bir uyku için geceleri çeneni bantla!




Evet yanlış duymadınız. Geceleri horluyorsan ağızdan nefes alıyorsun demek. Bu durum sadece sizinle uyuyan biri için değil aynı zamanda sizin yetersiz uykuya almanıza neden olur.

Doğru nefes alma kitaplarının yazarları kendinizi burnunuzdan nefes almaya zorlamak için geceleri ağzınızı bantlayarak kapatmanızı öneriyor.. Böylelikle horlamayı ortadan kaldırarak daha iyi bir uyku çekeceksiniz.

Bu yöntemle korkunç sabah nefesiyle de uyanmayacaksınız.

Ağızdan nefes almak diş sağlığınıza zarar verir!




Ağızdan nefes almak vücudun % 40 daha fazla su kaybetmesine neden olur. Bu durumda diş sağlığınızın kötü şekilde etkilenmesine neden olur.

Karbondioksit oksijenden daha önemlidir!




Pek çok insan, daha büyük hacimde hava almanın kanın oksijenlenmesini artırdığına inanır. Bu doğru değil. Kan neredeyse her zaman tam olarak doymuştur. Daha fazla hava solumak bunu değiştirmez. Sorun, kanınızdaki oksijen eksikliği değil, kanınızdan doku ve organlarınıza yeterli oksijen salınmasıdır.

Nefes almanın birincil uyarıcısı daha fazla oksijen almak değil, fazla karbondioksiti ortadan kaldırmaktır.

Hücreler tarafından kullanılacak kandaki oksijenin boşaltılması (hemoglobin, karbondioksit varlığında oksijen açığa çıkarır) Hava yollarının duvarlarında ve kan damarlarında düz kas genişlemesi ve Kan pH'sinin düzenlenmesi için karbondioksite ihtiyacınız vardır. Aşırı nefes aldığınızda vücuttan çok fazla karbondioksit salgılanırsınız. Bu da hemoglobinin oksijene tutunmasına neden olarak oksijen salınımının azalmasına ve dolayısıyla vücudunuzun hücrelerine oksijen iletiminin azalmasına neden olur.  Bunun yerine, kanınızdaki karbondioksit miktarının daha yüksek olmasını istersiniz, böylece hemoglobin ile oksijen arasındaki bağı gevşetebilir ve oksijenin vücudunuzun hücrelerine serbest ve verimli bir şekilde verilmesine izin verebilir.

Nitrik oksit için burnunuzdan nefes alın 




Nitrik oksit, vazoregülasyonda rol oynayan önemli bir gazdır. Burun boşluğunda üretilir ve burnunuzdan nefes aldığınızda burun solunum yollarında salınır ve alt solunum yollarına ve akciğerlere ve sonunda kanınıza aktarılır.

Nitrik oksit, ciğerlerinizdeki ve kan damarlarınızdaki hava geçişlerini genişletir. Yüksek tansiyonu önlemeye ve arterlerinizi genç ve esnek tutmaya yardımcı olabilir.

Daha da fazla nitrik oksit oluşturmak için mırıldanın




Burun geçiş yollarınızda daha da fazla nitrik oksit oluşturmak istiyorsanız nefes verirken mırıldanın. American Journal of Respiratory and Critical Care Medicine'de yayınlanan bir makalede doktorlar, sessiz ekshalasyona kıyasla uğultunun nitrik oksidinitrik oksidi beş katına kadar nasıl arttırdığını açıkladılar.

İlginç bir şekilde, bu tür bir uğultu, geleneksel yoga ve meditasyonun belirli formları sırasında da uygulanır. Muhtemelen altta yatan fizyolojiyi bilmeden bu etkiye rastladılar. Bu, modern bilimin halk bilgisinin geçerliliğini kanıtladığı durumlardan bir diğeridir.