Türk sinemasının kötü karekteri ile ancak buna rağmen yufka yüreği ve duygusallığı ile kalplere yerleşen usta emektarı Erol Taş ve hikayesi...

Rol aldığı filmlerdeki nefretinin aksine çocuk sevgisi ile de tanınan Erol Taş eşi öldükten sonra 3 çocuğuna bakabilmek için mücadele veren şefkatli bir baba olmasının hikayesini sevenleri ile paylaştı.

Yeşilçam'ın gaddar karakteri usta isim bir dönem oynadığı roller ile öylesine özdeşleştirilmişti ki "gerçek" sanılıp bir filminin öncesindeki galada saldırıya uğradığı bile görülmüştü.

O unutulmaz galaya katılan Erol Taş tekme tokat, ve taşlı bir tepkiyle karşılaşırken insanlara seslenip, 'atın atın, siz bana ekmek atıyorsunuz' diye bağırması ise akıllara kazınmıştı.

Cüneyt Arkın Erol Taş | Aktör, Eski film afişleri, 90lar nostaljisi

İşte bu bu başarılı ve usta emektar isim Erol Taş aslında eşi öldükten sonra 3 çocuğuyla birlikte yapayalnız kalmış ve parasını alamadığı için geçirdiği zor günlerde 3 çocuğunu yapımcının kapısının önüne bırakmıştı.

Usta oyuncu 400 TL'sini bu hareketiyle aldığını anlatırken ise gözleri dolmuştu...

Türk Sineması’nın kötü adam rolleri ile tanınan dev ismi Erol Taş, 28 Şubat 1928'de Erzurum doğumlu ve henüz iki yaşında iken, babasını kaybetmiş bir isim olduğundan, annesi ile birlikte İstanbul'a taşınmak zorunda kalıp okul çağında olmasına rağmen ailesine yardım etmek için okuldan ayrılan yani güçlükler ile yoğrulan bir isim olduğundan aslına canlandırdığı karakterlerin tam aksi olan bir karakterdi gerçek hayatta.

Erol Taş iplik fabrikasında çalışırken bakın nasıl oyuncu olmuş? Hikayesini duyan şaşırıyor

Hamallık bile yapan isim aynı zamanda 1947 yılında İstanbul ve Türkiye ikinciliğini kazanan bir boksördü de.

Sevgili Erol Taş, sinemaya tesadüfi girişini şöyle anlatır:

Sergen Deveci Kimdir? Nereli? Kaç Yaşında? Dizileri? Durumu Nasıl? Sergen Deveci Kimdir? Nereli? Kaç Yaşında? Dizileri? Durumu Nasıl?

“Lütfi Akad o bölgede bir film çekiyordu. Biz de işten kaytarıp çekimleri izliyorduk arkadaşlarla. Günlerce süren çekimlerden birinde mahallede oturan birkaç serseri, film ekibine musallat olup onları rahatsız etmeye başladı. Film ekibini korumak için birkaç arkadaşımla birlikte, serserilerle kavgaya giriştik ve Lütfi Bey'in yanında onlara bir güzel dayak çektik. Serseriler toz oldu tabi. Lütfi Akad daha sonra haber göndermiş bana, 'Bir kavga sahnesi var, gelsin oynasın' diye. Böylece sinema hayatım başladı. Filmdeki rolümü diğer yönetmenler de beğendi ve ardı ardına teklifler gelmeye başladı."