Bu sezon ekranlarda fırtına gibi esen Gülseren Budayıcıoğlu eser uyarlaması diziler reytinglerde ve sosyal medyada zirvede yer alıyor. Bol dram soslu Gülseren Budayıcıoğlu dizileri beğeni rekoru kırarken moda tersine döndü.

Yalı Çapkını 46. bölümde neler olacak? Seyran, Ferit’i Suçüstü Yakalıyor! Yalı Çapkını 46. bölümde neler olacak? Seyran, Ferit’i Suçüstü Yakalıyor!

Bu sezon ekranlarda fırtına gibi esen Gülseren Budayıcıoğlu eser uyarlaması diziler reytinglerde ve sosyal medyada zirvede yer alıyor. Bol dram soslu Gülseren Budayıcıoğlu dizileri beğeni rekoru kırarken moda tersine döndü.. Dün yayınlanan Camdaki Kız dizisinin 2. bölümünde homurdanmalar bahara girmemizle başladı.

Psikolog ve yazar Gülseren Budayıcıoğlu'nun "Yaşanmış gerçek hikayeler" iddiası ile yazdığı kitaplarından uyarlanan diziler bu sezon ekranları kapladı. İlk olarak TV8'de Doğduğun Ev Kaderindir ile başlayan ekran serüveni daha sonra yine Acun'un TV8'inde Kırmızı Oda ile devam etti. Daha sonra ise TRT'de Masumlar Apartmanı ile zirve yaptı. Şimdi de Kanal D'de Camdaki Kız dizisi ile şöhretini sürdürüyor.

"DARALDIK ARTIK"

Dün İzzet Çapa attığı bir tweette "Camdaki Kız'ı izliyordum. Vazgeçtim. Bu kadar sıkıntının içinde Gülseren Budayıcıoğlu'nun hastalarının hastalıklarından artık daraldım gerçekten" diyerek tweet attı. Bunu üzerine aralarında Demet Akalın'ın da olduğu çoğu kişi bu görüşe destek verdi. Demek Akalın, Çapa'ya yanıt olarak "Ayy ayıp olmayacaksa ben de" diye yazdı.



Özellikle Twitter kullananlar kendilerini korkunç gri bir distopya ülkesi içinde, korkunç görüşlü cahil ama kendini bilgili gösteren sosyal medya sayesinde title sahibi olan insanlarla, saldırganların gazlandığı umutsuz bir ülkede sıkışmış hissinde algılarken, bir de bu dizileri görünce bu düşünceler çok normal. Basit bir doğa, kadın ve hayvan koruma tweetlerine dahi cahil özgüveni ile copy paste bilgilerle musallat olan garip bir ülke halindeyiz. Dünya üzerindeki yozlaşma en çok Türkiye gibi gelişmekte gerilemekte olan ülkeleri vurmakta.

Ancak diziyi eleştirenlerin çoğu ekranlarda ya mafya, ya da dayak yiyen, tecavüze uğrayan kadınların bol acıtasyon primli dram dizilerini izlemeyi sürdürürken, kendi ayakları üzerinde duran kadınları, sevgiyi, komediyi, yormayan iç açıcı komedi ve romantik komedi dizilerini ise ekranlarda olmaması gereken diziler olarak yorumlamalarını sürdürüyor. Ekranlarda tek tük olan komedi dizilerinin de reytinglere kurban gittiğini görüyoruz. Belki de şu an Türk televizyondaki en kaliteli iş olan Hekimoğlu dizisinin reytinglere kurban gitmesi gibi.

GERÇEKTEN GERÇEK HİKAYELER Mİ?

Gülseren Budayıcıoğlu ayrıca "Yaşanmış gerçek hikayeler" ibaresinin de yalan olduğu iddiasıyla eleştiriliyor. Hikayelerdeki tutarsızlık ve abartıların yanı sıra hastaları ifşa etmekle suçlanan Budayıcıoğlu bu haberlere "Öyle bir şey yapabilir miyim? İlk kitabımda hastalarım endişelenmişti bizi mi yazdı diye sonra olmadıklarını görüp rahatlamış aynı zamanda 'hocam hiç iş bırakmamış mıyız sizde' dediler" demişti. Bu duruma yaşanmış gerçek hikaye ibaresi de kafa karıştırdı.

KIRMIZI ODA ELEŞTİRİLERİ



Aslında ilk eleştiriler Kırmızı Oda dizisinin ilk bölümü ile tek tük başlamıştı. Kırmızı Oda ilk bölümünde ki tecavüz sahnelerinin çekiminin yoğunluğu psikolojik bir çekim olarak değil tam bir prim olarak algılanmıştı. Ekranda kocaman beliren "Yaşanmış Hikayeler" ibaresi ise daha da bir mide bulanmış ve insanların acıları üzerinde dram mastürbasyonu yapma ve prim tepinmesi olarak algılanmıştı.  Sosyal medyada "Sabahtan akşama laf ettiğimiz ATV dizilerinden bile daha berbat daha özendirme ancak oyuncular ve çekim elit olunca birden alkışlanan dizi" eleştirileri yapılmıştı.

Dizi kimi zaman ise tehlikeli derecede şizofren olan, bariz şekilde kötü olan, işkenceler yapan, adam öldüren, kadına bakış açısı belli olan kişileri masum, iyi insan ve sevgi ile kurtartılabilir diyerek gösterilmesi de tiye alınıyordu. Yine aynı şekilde dizideki psikoloğun tavırları uzman psikologlar tarafından kesinlikle yapılmaması gereken mimikler olarak yorumlanmıştı.

Şunu da unutmamak gerekir ki diziyi izleyen küçük bir kız çocuğu istismar sahnesinde annesine babasının da kendisine böyle bir harekette bulunduğunu anlatmış ve iğrenç gerçek ortaya çıkmıştı. Yani ülkedeki korkunç bilinçsizliğin dizideki o sahne ile bilinçlenmesini de unutmamak gerekir.

DOĞDUĞUN EV KADERİNDİR ELEŞTİRİLERİ



Doğduğun Ev Kaderindir dizisi de kadın karakterin kendisini eve kilitleyen, kaçıran, çalışmasına izin vermeyen, kıskançlık seviyesi şiddeti bulan erkek kadere aşık olması ve onu çok iyi bir insan olarak yansıtması ülkedeki genç kadınları ve erkekleri zaten yanlış olan algının güçlenmesine özendiriyor diyerek eleştirilmişti.

ÖVGÜYÜ HAK EDEN DİZİ: MASUMLAR APARTMANI



Daha sonra TRT'de Masumlar Apartmanı başlamış bu dizi gerçekten övgüyü hak etmişti. Tabi çok geçmeden bu dizide de saldırgan ve ciddi şekilde hasta bir kişinin geçmişi nedeniyle masumlaştırılmaya çalışılması da görülüyor gibi.