Nesin Vakfı’nın Selçuk'ta bulunan Nesin Matematik Köyü'ndeki zeytin fidanlarıyla dolu 60 dönümlük arazisi kundaklandı.

Türkçede "Kelime ve Dimne" adıyla bilinen eserde dürüstlüğün simgesi Kelile ve yalanın simgesi Dimne sırasıyla hangi hay Türkçede "Kelime ve Dimne" adıyla bilinen eserde dürüstlüğün simgesi Kelile ve yalanın simgesi Dimne sırasıyla hangi hay

Yoldan motosikletle geçen iki kişinin attığı torpilden çıkan yangın nedeniyle küle dönen zeytin fidanları ile dolu arazi "hiç mi vicdan yok?" soruları ile gündem oldu.

Dün öğlen saatlerinde saldırıya uğrayan arazi İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı Şirince köyüne 1 kilometre uzaklıkta bulunuyordu.

Aziz Nesin tarafından kurulan Nesin Vakfı'na ait "Nesin Matematik Köyü"nün zeytin fidanlarıyla dolu arazisine yoldan motosikletle geçen iki kişi tarafından kuru otların bulunduğu bölgeye torpil atarak özellikle yangın çıkardığı görüldü.

Yapılan kundaklamanın ardından akıllara önce Nesin Vakfı arazisinin İsmailağa cemaatinden olduğu anlaşılan Rabıta Vakfı ile taciz edilmesi, Nesin Matematik Köyü arazisine göz dikilmesi ve sonrasında ise en son Nesin Vakfı'nın banka hesaplarının bloke konması geldi.

Nesin Vakfı'nın banka hesapları bloke edildi - Güncel - ODATV

Güvenlik kamerasınca kayıt altına alınan kundaklama için Nesin Matematik Köyü'nün kurucusu Ali Nesin şöyle konuştu:

"Fidanlarımızı çok büyük emeklerle çekirdekten yetiştirip dikmiştik. Tepe gibi bir yere ektik fidanları. Kuyu da açtık. Damlama sistemi yapamadık, paramız yetmedi. 50-100 öğrenciyle günler boyunca gittik, suladık. Emek verdik. İki tane zıpır, hangi sebeple olduğunu bilmiyorum, ne kötülük yapmışız da emek emek diktiğimiz fidanları kundaklamışlar. Nasıl böyle olabildi bu toplum? Akıldan, mantıktan, iyilikten, güzellikten, doğrudan nasıl şaştılar? 18-20 yaşlarında çocuklar. Hangi inançtan olursa olsun o yaşta bunun kötü bir şey olduğunu anlamaları lazım. Biz sadece iyilik yapıyoruz. Kimseye kötülük yapmıyoruz. Bu ülkenin insanlarıyız. Bu toprakların üstünde yaşıyoruz. Yapmamalılar. Benden nefret etmeleri için hiçbir neden yok. Farklı düşüncelerde olmak nefret sebebi olmamalı."

Nesin daha önceki cemaat tacizleri ve sonrasında oluşan banka hesaplarına bloke ile ilgili şunları söylemişti;

Nesin Vakfı çocukları için başlatılan kampanyaya destek büyüyor: Hedef 2 milyon TL - Yeşil Gazete

 “Geçen yıl, İsmailağa cemaatinden olduğu anlaşılan Rabıta Vakfı yeni aldığımız bu arazinin hemen yanına yerleşti. Böylece onlarla komşu olduk. Eksantrik ve hatta sevimli bulduğum bu cemaatin yanı başımıza gelmesinden hiç rahatsız olmadım, hatta aksine, gülümsemeyle karşıladım. Türkiye farklı inançların, farklı görüşlerin, farklı yaşam tarzlarının bir arada barış içinde yaşayacakları bir ülke olmalı çünkü, aksi hâlde hiçbirimize huzur yok. 1995 Temmuzunda ülkeye döndüğümde de bu düşüncedeydim, bugün de bu düşüncedeyim. Siyasi tavırlarımı biliyorsunuz… Ama olaylar hiç de umduğum gibi seyretmedi.”

“ Yanı başımızda kalabalık ve yüksek sesli ayinler düzenlediler. Bakışlarından ve hareketlerinden rahatsız olmamızı istedikleri anlaşılıyordu. Fotoğraflarımızı çekip özel hayatımızı ihlal ettiler. Tehdit ettiler. Çatalca’da aleyhimize dedikodular çıkardılar. Hiç nedensiz düşmanca bir tavır içine girdiler. Kaçak bir cami (ya da mescit) inşaatına başladılar. İçlerinden biri bize fiziken saldırdı. Hiçbir zaman tahriklerine kapılmadık ama gerekeni yaptık; ne yazık ki şikayetlerimizin hepsi resmî mercilerden geri döndü. Arkaları sağlam anlaşılan. Buraya kadar olanlar o kadar önemli değil, biz bu tür mücadelelerle çok haşır neşir olduk, âdeta nasırlaştık. Sonrası daha vahim.”

“Bir ay önce Valilik, izinsiz bağış kampanyası yaptığımız gerekçesiyle banka hesaplarımızı bloke etti. Şu anda paramıza ulaşamıyoruz. Hem araziyi hem de o süreçte toplanan parayı istiyorlar. Bir ay boyunca sorunu diyalogla, güzellikle, bu ülkeye ve insanlarına inanan uygar insanlar gibi çözmeye çalıştık, ama olmadı.”

“İzinsiz bağış kampanyası dedikleri de bir Facebook duyurusundan ibaret. Kaldı ki o zamanlar sosyal medya duyurularını kampanyadan sayan bir kanun maddesi de yoktu, üç dört yıl sonra çıktı.”